Yayındaki Türkü

Title

Artist

Yayındaki Program

Yayındaki Program


TÜRK KAHVESİNİN OSMANLI’DAN FRANSA’YA YOLCULUĞU

Written by on Şubat 1, 2024

TÜRK KAHVESİNİN OSMANLI’DAN FRANSA’YA YOLCULUĞU

40 yıl hatır saydıran Türk kahvesi… Sade, orta ya da şekerli… Kimilerinin bağımlı olduğu kimilerininse sadece bir dost eşliğinde içtiği, herkesin damağına farklı şekliyle hitap etse de acı da olsa şekerli de hep hoş sohbette buluşturan dillere destan kahvemiz. Kız isteme törenlerinde tuzlu, çok kalabalık buluşmalarda nezaketen herkesin orta olsun dediği, adını dünyaya duyurmuş çok özel damak tatlarından biri. Adını dünyaya duyurmuş demişken şimdi size Türk kahvesinin Fransa’ya ulaşmasıyla ilgili güzel bir hikâye anlatmak istiyorum.
Fransa’nın Türk kahvesiyle tanışması 1600lü yılların sonlarına, Kanuni Sultan Süleyman dönemine dayanır.
Kanuni Sultan Süleyman’dan sonra dönemin büyük hükümdarları arasında yer alan Fransa Kralı 14.Louis, Girit Savaşı’nda Osmanlı’ya karşı yer alır. Osmanlı devlet alimleri Fransa’ya cevap vermek için dönemin Fransız İstanbul büyükelçisini saraya çağırır ve elçi 14.Louis’e uyarılar yapılarak geri gönderilir. Fransız ekonomisine zarar vermek adına ticareti engellenir. Fransızlara verilen imtiyazlar geri çekilir.
Elçinin getirdiği haberler üzerine 14.Louis huzursuz olur. Vakit kaybetmeden aradaki dostane ilişkilerin düzeltilmesi adına faaliyetler için emirler vermeye başlar. Büyükelçi tekrar Osmanlı Dışişlerine döner ve dostluk adına gerekenin yapılacağını, 14. Louis’ in her adıma hazır olduğunu bildirir. Bu adımlardan bir tanesi de Osmanlı Devleti’nin Paris’te büyükelçilik açmasıdır. Osmanlı Devleti büyükelçilik açılmasını onaylar ve Paris’e bir büyükelçi gönderilmesi için hazırlıklar başlar. Teklif kabul edilse dahi 14.Louis Osmanlı Devleti aleyhine karar almıştır bir kere. Bunun bir geri dönüşü olmalıdır ki Osmanlı da bunun üzerine 14.Louis’e karşılık vermek adına bir karar almıştır.
Dönemin düşük rütbeli subaylarından bir tanesi olan Süleyman Ağa yanında 12 kişilik bir heyetle birlikte Paris’e büyükelçi olarak gönderilir. Fransa aradaki dostluk tazeleniyor diye sevinirken heyetin ve Süleyman Ağa’nın bütün masraflarını da karşılar.
Bir Türk elçinin Fransa’ya gelmesi halk tarafından da büyük ilgi görür. Süleyman Ağa’ya çok büyük bir karşılama töreni düzenlenir, bütün halk sokağa çıkar ve durum o kadar ilgi görür ki Fransa’da gazeteler günlerce bu haberi konu alır.
Süleyman Ağa ise tüm bu muhteşem karşılamaya ve ilgiye rağmen Fransız kralını temsilen gelen devlet adamına atından inmeden ukala tavırlar sergiler. Önem vermez ve aşağılar. Kurallara göre Süleyman Ağa’nın kralla görüşmeden önce başbakan ile görüşmesi gerekir ancak Süleyman Ağa 14.Louis’le görüştükten sonra başbakanla görüşeceğini söyler. Uygulanması gereken ne kadar kural varsa hepsini yok sayar. Fransa, Osmanlı’yla dostluklarının bozulmasından o kadar endişelidir ki Süleyman Ağa’nın saygısızlığını da görmezden gelir. Görmezden gelmekle kalmaz her şeye rağmen heyetin hoş vakit geçirmesi için Türk âdetlerinin uygulandığı birçok etkinlik düzenler, asilzadeler Türk âdetlerini benimser, ziyafetlerinde dahi bu adetleri uygulamaya devam eder. Türk modası, Türk kıyafetleri hatta Türk renkleri ve desenleri dahi asilzadeler arasında yayılır.
İşte tam da bu Türk âdetlerinin Fransa’yı ele geçirdiği dönemde Süleyman Ağa’nın yanında götürdüğü bir çuval Türk kahvesini, Paris’teki evinde ağırladığı asilzadelere de ikram etmesiyle Türk kahvesi asilzadeler arasında çok beğenilir ve ilgi odağı olur.
Birkaç gün sonra Fransızlar, büyükelçi Süleyman Ağa’nın düşük rütbeli bir subay olduğunu öğrenseler de şaşkınlıklarını gizleyip, Süleyman Ağa’ya çok önemli bir elçiymiş gibi davranmaya devam etmek zorundadırlar. Durumu kamuoyundan ve politik çevrelerden gizlerler ki komik duruma düşmesinler, politik itibarları da zarar görmesin. Süleyman Ağa’ya saygı duyulmaya ve masrafları orada kaldığı birkaç aylık süre zarfında karşılanmaya devam edilir. Süleyman Ağa da tüm kurallara aykırı davranmaya ve tüm saygısızlıklara devam eder tabii. Kral 14.Louis’e de hayatı boyunca unutamayacağı bir ders verilmiş olur.
Süleyman Ağa İstanbul’a döndükten sonra yapılan hatalar, ihtişamlı törenler tüm Türk âdetleri anılarda kalır. Türk kahvesi ise Fransızları o kadar etkilemiştir ki günümüzde hala Fransa’da Türk kahvesi önemli bir yer teşkil eder.
Geçmişten günümüze kadar gelmiş kahve üzerine söylenmiş yüzlerce güzel söz var. Bunlardan bir tanesi her kahve sohbetinde duyduğumuz “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” Kahve bahane, sohbet şahane… Kırk yıl hatır sayan, kırk yıl hatır saydıran dostlarımız olsun.

F. S.

Tagged as

Reader's opinions

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *



Okumaya devam et

Sohbeti Başlat!
Mesajlarınızı bekliyoruz...
Ostim Radyo Whatsapp Hattı
Merhaba,

Mesajlarınızı bekliyoruz...