Yayındaki Türkü

Title

Artist

Yayındaki Program

Yayındaki Program


SİNEKLİ BAKKAL

Written by on Ocak 29, 2024

(Halide Edip Adıvar)

Türk Edebiyatı’nın en sevilen romanlarının başında gelen “Sinekli Bakkal”, yazarı Halide Edip Adıvar’ın tüm romanları arasında ilk sırada yer alır. Eser ilk olarak 1935 yılında Londra’da İngilizce olarak “The Clown and His Daughter” (Soytarı ve Kızı) adıyla basıldı. Akabinde aynı yıl Ülkemizde de tefrika roman olarak dönemin “Haber Gazetesi’nde” ve ertesi yıl ise ilk defa roman olarak yayımlanmıştır. Dolayısıyla ilk basımı Ülkemizde 1936 yılı olarak kabul edilir.

Doğu&Batı çatışmasını sanatın birleştirici ve bütünleştirici gücüyle harmanlayıp, dönemin koşullarında insanların kendi hayatlarında yumuşak devrim yapmalarını anlatır bir anlamda. Dönemin muhafazakar kesiminin, yavaş yavaş gelişen Batılılaşma sürecine ayak uydurabilmesinin ancak sanatın ve kültürün tesiri altında mümkün hale gelebildiğini vurgulamaktadır.

“Kainatta ne varsa hepsi vehim ve hayal, yani aynalara vuran akisler veyahut gölgeler”

(Evrende ne varsa hepsi kuruntu ve hayal, yani aynalara vuran yansımalar ve gölgeler.)

Molla Cami

II. Abdülhamit dönemidir…

İstanbul’un Aksaray semtinde, Sinekli bakkal sokağında geçiyor.

Emine ve Tevfik’in Evlenmek istemesiyle başlıyor hikaye…

Bu duruma karşı çıkan Emine’nin babası İmamın, ret cevabı vermesi üzerine, kaçmak zorunda kalan çift İmamın evlatlıktan reddetmesiyle de sıfırdan yeni bir düzen kuruyorlar. Tevfik, o dönemde bilinen orta oyununda Zenne (kadın) rolüyle ekmeğini kazanıyor. Zar zor geçinen çift, bir gün Tevfik’in dayısının ölüm haberini alıyorlar ve kendilerine kalan bir bakkal dükkanıyla da yaşamlarına devam ediyorlar. Birgün Tevfik arkadaşlarına, kendi karısı Emine’nin taklitini yapar ve Emine buna şahit olur. O dakika evi terk eden Emine soluğu babasının yanında alır. Babası da onu affeder ama Emine hamiledir ve boşanma davası açmıştır. Tevfik’te, karısının taklidini yaptığı için mahkeme tarafından Gelibolu’ya sürülür. Tevfik ile hiç görüşmez ve bir kız evlatları olur. Adını Rabia koyar. Rabia annesi Emine’nin baskıcı ve sevgisiz tutumuyla ve dedesi İmam Efendinin muhafazakar terbiyesi, dini ve müezzinlik eğitimi altında dini bütün ve müşvik bir kız olarak yetişir. On bir yaşında hafız olan Rabia’nın sesinin güzelliği ve ahlakının mükemmelliği de geniş bir çevreye yayılır. Rabia’nın kaderini bir tek kişi değiştirir… O da, II. Abdülhamit’in Zaptiye Nazırı Selim Paşadan başkası değildir. Kendini bir anda konakta bulan Rabia artık orada müzik eğitimi alacaktır. Selim Paşa’nın oğlu Hilmi’ nin alaturka müzik dersleri aldığı Mevlevi Şeyhi Vehbi dede ve Piyano dersleri aldığı Pregrini artık Rabiya’ ya da ders vermeye başlamıştır. Epey uzun zaman ders alan Rabia, babasının sürgünden kaçıp gelmesiyle ilk defa onunla tanışır ve baba kelimesinin anlamını çözer. Artık babasının yanına yerleşip, onunla Sinekli Bakkal dükkanını işletip ve üst katı olan baba evinde yaşar. Olaylar örgüsünün onu kadersel biçimde hem babasıyla hem de kendinden yaşça çok büyük olan piyano hocası Pregrini ile bir araya getirmesiyle farklı bir yola girer…

Aile, kültür, farklı dinler ve Aşk derken, Rabia seçimleriyle kendi kaderini yazmaktadır. Aşkın ütopyası yeni bir kimlikle Prengini’ de ve Rabia’ da hayat buluyor…

Bir solukta okuyacağınız Türk Edebiyatını bu efsane Klasiği 88.yılında halen büyük ilgi görüyor.

 

Hiçbir şey tesadüf değildir, onu karşımıza çıkaran kader değil mi?

Nurefşan ÖCAL


Reader's opinions

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *



Sohbeti Başlat!
Mesajlarınızı bekliyoruz...
Ostim Radyo Whatsapp Hattı
Merhaba,

Mesajlarınızı bekliyoruz...